Scorsese gerçek bir sinema dahisi olsa gerek. Taxi Driver, New York New Yok, Raging Bull,The Last Temptation of Christ, Goodfellas, Cape Fear, The Age of Innocence, Casino, Kundun, Gangs of New York, The Aviator, The Departed gibi filmleri çekmişken, riskli bir işe girişip bir klasik gerilim filmi senaryosu almış ve onu bile harika bir film haline getirmiş.
Filmi izleyen seyircilere film hakkında günlerce düşündürmek, forumlara girdirip, araştırma yaptırıp, daha önce filmi izleyenler kendisine hangi alternatif sonu seçmiş diye baktırmak gerçekten inanılmaz bir beceri istemekte. Ama Scorsese bunu gerçekten layıkıyla başarmış. Zaten daha önce almış olduğu sayısız ödül ve 8 Oscar adaylığı da bu başarısını kanıtlıyor ve artık O ne yaparsa yapsın filmleri bizi şaşırtsa bile, filmlerin başarısı bizi şaşırtmıyor.
Tanıdığı oyuncularla çalışmayı seven bir tarzı var Scorsese'nin. Uzun süre Robert de Niro ile çalıştıktan sonra, bu sefer aynı ilişkiyi Leonardo di Caprio ile kurmuş görünüyor. Zaten En İyi Yönetmen ödülünü aldığı The Departed' da teşekkür konuşmasını yaparken bunu söylemişti.
Bu sefer aslında biraz Stephen King kokan uyarlama bir senaryoyla daha önceki hiçbir filmine benzemeyen Hitchcock'vari bir film çıkarmış ortaya. Dennis Lahane'nin bir romanından sinemaya uyarlanmış. Lahane, Mystic river ve Beyaz camda The Wire ve Mad Men gibi başarılı işlere imza atan dizilerinde yazar kadrosunda bulunmaktaydı.
Gerilimini, gizemini son ana kadar koruyan, hatta sinema çıkışında veya film bittiğinde bile gizemi tam olarak çözülemeyen, ama size düşündürdüğü alternatif sonlarıyla bile yeterince tatmin edici bir film. 138 dakikada bitmeyen, sonrasında sizi konuşturan, tartıştıran, ufak detayları fark etmenizi sağlayan, ve mutlaka ama mutlaka 'ikinci defa izlemeliyim' dedirten bir film.
Filme tekrar dönecek olursak, Massachussets sahili açıklarındaki bir adada suç işlemiş akıl hastalarının tedavi edildiği hastanedeki bir kadının esrarengiz şekilde kayboluşunu soruşturmakla görevlendirilen Teddy Daniels (Leonardo DiCaprio) ve Chuck Aule (Mark Ruffalo) adlı iki polisin hikayesi anlatılıyor. Ancak olaylar geliştikçe aslında gerçeklerin çok daha farklı olduğu ortaya çıkıyor. Teddy Daniels adlı polis gizem kapılarını araladıkça, karşısına yeni kapılar çıkıyor, ve her geçen sahne sizin aklınızı biraz daha bulandırmaya başlıyor.
Film için inanılmaz bir ortam yaratılmış. Mekan ve harika gerilim müzikleri filme cuk diye oturmuş. Aşağıdaki linklerde filmin soundtrack' inde yer alan bir kaç parçayı bulabilirsiniz.
Leonardo di Caprio ve diğer oyuncular deyim yerindeyse döktürmüş. Zaten artık iyice oturan ve Baby Face' likten uzaklaşan yüzü, kanıtlanmış oyunculuğu ile uzun süredir çok iyi işlere imza atan Di Caprio canlandırdığı karakterle kesinlikle bir Oscar adaylığı hak ediyordu. Ancak filmin Oscar adaylıklarında hiç adının geçmemiş olması bile başlı başına ilginç.
Film şu an IMDB Top 250 listesinde 8.00 not ile 239. sırada yer almakta.
Filmde Teddy'nin askerlik anılarını hatırladığı sahneler (özellikle toplu katliam sahnesi) ise gerçekten büyüleyici. Mutlaka akılda kalacak sahnelerden biri.
Filmde gerçekler ve hayal (veya öyle olduğu zannedilen) sahneleri çok iyi bir şekilde birbirlerinin içine yerleştirilmiş. Film bu özelliği ile David Lynch filmlerini de akla getiriyor.
Bu film için ne yazsam Spoiler olacaktır, içeriğinden bir şeyler belli edecektir. Zaten sanırım yazmamam gereken şeyleri bile yazdım aslında. Eğer izlemediyseniz mutlaka izleyin, eğer izlediyseniz araştırmaya, tartışmaya devam edin.
http://www.sinemalar.com/film/20904/Zindan-Adasi/ Sinemalar.com
yeni filmler bekliyoruuuuz!!!
YanıtlaSil